top of page

Blog

Topluluk

Demografik Temettü Nedir ?

Demografik temettü, bir ülkenin çalışma çağındaki nüfusun(15 ila 64), iş gücüne dahil olmayan nüfustan daha büyük olması halinde, yaş grupları arası kaymalardan doğabilecek muhtemel ekonomik büyümedir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), “Hem artan genç nüfusu hem de azalan doğurganlığı olan bir ülkenin demografik getiri elde etme potansiyeline sahip olduğunu” belirtti.[1]. Söz konusu demografik getiri, “iş gücüne dahil olmayan” nüfusa oranla “iş gücüne katılan” nüfusun yükselmesi sonucunda toplam üretilen değerin daha az dağılması ile kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılanın yükselmesi sonucu ekonomiye uzun vadeli bir fayda sağlayabilmektedir. Buna ek olarak, nüfustaki artış hızının sabit kalması ve daha düşük tüketimin de ekonomik büyümeye katkısında etkin bir rol oynamaktadır.

Demografik temettünün gerçekleşebilmesi için önce iş gücünün arzında bir artışın gerçekleşmesi ve bu artışın ekonomide değerlendirilebilmesi gerekmektedir. Ardından bireysel birikimlerin artması, birikimlerin ve hisse senedi piyasasında değerlendirilmesi, hem bağımlı nüfusun azalmasını hem de firmaların kapital kaynaklarının artmasını sağlar. Bu gelişmelerin sonucunda doğum oranlarında yaşanabilecek düşüş, hanelerin üzerindeki ekonomik yükümlülüğü ve bağımlı nüfusu azaltmaktadır. Sonuç olarak artan finansal özgürlük ve nüfusu oranla düşen bağımlı nüfus miktarı, ülkede toplam talebin ve gayrisafi yurtiçi hasılanın artmasını sağlayacaktır.


Çalışanların toplam nüfus içindeki oranı yüksek olduğunda gerçekleşen demografik temettünün varlığı, daha fazla insanın üretken olma ve ekonominin büyümesine katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Fakat bu varlığın ekonomik büyümeye yol açması için genç nüfusun sağlıklı beslenmeye, kaliteli eğitime, makul yaşama standartlarına, genel sağlık imkanlarının yanında cinsel sağlığa erişim gibi imkanlara erişimi olmalıdır. Bu imkanlar dahilinde, artan iş gücünün sonucunda doğurganlık oranlarındaki düşüş gecikmeli bir şekilde meydana gelebilir. Bir süre sonra doğurganlık oranlarının düşmeye devam etmesiyle bağımlılık oranı önemli ölçüde düşmektedir ve söz konusu demografik temettü, yaşam standartlarındaki değişimden kaynaklı demografik kayma ile meydana gelir. Ekonomik büyümeye hız katan bu avantaj, genellikle iş gücü marketini hedefleyen kamu politikalarıyla birleştiği zaman bu demografik temettü dönemi, ekonomik büyümeyi hızlandırabilir. Bu aynı zamanda birçok kadının işgücüne ilk kez girdiği bir dönemdir [2]. Birçok ülkede bu süre, giderek daha küçük ailelere, artan gelire ve artan yaşam beklentisi oranlarına yol açmıştır.[2] Ancak bu dönemde artan boşanma oranları, evliliğin ertelenmesi ve tek kişilik haneler gibi dramatik sosyal değişimler de meydana gelebilir [2].

Demografik temettünün en çarpıcı örneklerinden olan Doğu Asya'daki demografik geçiş, 1950'ler ve 1960'larda Doğu Asya ülkelerinin genç nüfusa yönelik yatırımları ve aile planlamasındaki gelişmeleri insanların daha geç aile kurmalarına ve daha az çocuk sahibi olmalarına olanak sağladı. Bunun sonucunda daha fazla kaynak kullanılabilir hale gelmeye başladı, çünkü nüfusun çoğunluğunun üretken olması ile beraber bu nüfusa bağlı olan kitlenin daha az olması topluma daha fazla kaynağın kalmasını sağladı. Bu gelişmelerin akabinde altyapı yatırımları ile beraber ekonomik büyümeyle sonuçlanan üretken yatırımlar yapıldı. Örneğin, UNFPA, "Kore Cumhuriyeti, 1950 ile 2008 arasında kişi başına gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 2.200 büyüdüğünü ve Tayland'ın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 970 büyüdüğünü gördü."[1]. Bu büyümede demografik temettünün belirli bir oranda rol oynadığını diğer benzer nüfus yapısına sahip ülkelerin (Afrika, Hindistan, İrlanda) yaşadığı ekonomik büyümeden ve düşük iş gücü ile yüksek bağımlı nüfusa sahip ülkelerin (Japonya, İtalya) kademeli bir şekilde yavaşlayan bir ekonomiye sahip olmasından anlayabilmemiz mümkündür.


Sonuç olarak demografik temettü, toplam nüfusa oranla iş gücüne katılım gösteren nüfusun yüksek olması, hayat koşullarında belirli bir düzeyde gelişim ile beraber bu nüfusun verimli üretime ve devlet tarafından desteklenen piyasa koşullarına erişimi sonucunda ciddi bir ekonomik büyüme sağlanabilmektedir. Demografik temettü, nüfus eksenli ekonomik büyümeyi anlamamızı sağlayan bir olgu olarak, bu olguyu devlet politikalarında uygulayan ülkelerin kazandığı avantajlar göz önünde bulundurulduğu zaman bu olgunun devlet politikalarında etkin bir faktör olarak değerlendirilmesi ülke ekonomisi için oldukça faydalı olacaktır.


2. https://www.economist.com/briefing/2011/10/22/a-tale-of-three-islands

315 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page